Japonya'nın eski Başbakanı Shinzo Abe'nin öldürülmesi davasında sanık Tetsuya Yamagami, üç yıl aradan sonra hâkim karşısına çıktı ve cinayeti işlediğini resmen itiraf etti.
Nara Bölge Mahkemesi'nde görülen duruşmada Yamagami, “Evet, doğru. Her şeyi ben yaptım.” diyerek suçlamaları kabul etti.
Bu itiraf, Japonya'da büyük yankı uyandırdı. Ülkede siyasi liderlere yönelik suikastlar son derece nadir görüldüğü için dava, hem yerel hem de uluslararası kamuoyunun yakın takibinde.
8 Temmuz 2022 tarihinde Batı Japonya'nın Nara kentinde gerçekleşen saldırıda, Shinzo Abe seçim konuşması yaparken arkadan açılan ateşle vurulmuş, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Saldırgan Tetsuya Yamagami, olay yerinde yakalanmış ve ilk ifadesinde cinayeti “dini intikam” gerekçesiyle işlediğini söylemişti.
Yamagami, annesinin “Unification Church (Birleşme Kilisesi)” adlı dini örgüte yaptığı bağışlar yüzünden ailesinin maddi olarak yıkıma uğradığını ve Abe'yi bu örgütle ilişkili olduğu için hedef aldığını itiraf etmişti.
Yargılama süreci, uzun hazırlık döneminin ardından 28 Ekim 2025'te resmen başladı.
Mahkeme yetkilileri, duruşmaların Ocak 2026'ya kadar sürmesini ve karara o tarihte varılmasını bekliyor.
Savcılık, cinayetin planlı ve kasıtlı olduğunu vurgulayarak müebbet hapis cezası talep etti.
Yamagami'nin avukatları ise sanığın psikolojik olarak dengesiz bir dönemde olduğunu savunarak cezai indirimi gündeme getirdi.
Abe'nin suikastı, Japonya'da silah kontrolü, siyasi güvenlik ve dini yapılanmalar üzerine geniş tartışmaları beraberinde getirmişti.
Ülkedeki katı silah yasalarına rağmen ev yapımı bir silahla gerçekleştirilen saldırı, kamuoyunda “güvenlik zafiyeti” tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Uzmanlara göre dava, sadece bir cinayet davası değil; siyaset ile dini örgütler arasındaki ilişkilerin sınırını sorgulayan bir dönüm noktası.