“Hayranlık” siyaseti çöktü, Costa 5 dakika bile ayırmadı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Brüksel ziyareti, Türkiye'de “sol” iddiasıyla yürütülen siyasetin Avrupa'daki karşılığının ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Özel'in hayranlık duyduğunu dile getirdiği Avrupa Birliği Konseyi Başkanı António Costa, toplantının açılış konuşmasını yaptıktan sonra programdan ayrıldı ve Özel ile birebir görüşmeye dahi gerek duymadı.

Ziyaret boyunca beklenen temasları kuramayan Özel, Costa'nın kendisiyle görüşmemesine tepki gösterse de yaşanan tablo, kişisel bir nezaketsizlikten çok daha derin bir siyasi gerçeğe işaret etti: Avrupa solunun, CHP yönetimini ve Özel'in çizgisini gerçek bir “sol muhatap” olarak görmediği gerçeği.

“SOL” DİL YOK, SINIF SİYASETİ YOK

Özgür Özel'in Costa için “kişisel olarak hayranlık duyduğum biri” ifadesini kullanması ise sol siyasetin temel refleksleri açısından eleştiri konusu oldu. Sol, kişilere hayranlıkla değil; sınıf siyasetiyle, emek mücadelesiyle ve anti-emperyalist bir duruşla kurulur. Ancak Özel'in Brüksel temaslarında bu çizgiden çok, merkez siyasetin güvenli ve uyumlu dili öne çıktı.

Costa'nın yalnızca açılış konuşmasını yapıp ayrılması ve Özel'e beş dakikalık bir görüşme dahi ayırmaması, Avrupa'daki sosyal demokrat elitlerin CHP yönetimini ciddiye almadığını gösteren sembolik bir tablo olarak değerlendirildi.

TEPKİ VAR, AMA ÖZELEŞTİRİ YOK

Özel yaşananları “kabul edilemez” olarak nitelese de, asıl sorunun nerede olduğu sorusu yanıtsız kaldı. Avrupa solu, neoliberal uzlaşmalarla içi boşaltılmış, emek ve halktan kopuk bir sosyal demokrasiyi artık “sol” olarak görmüyor. Brüksel'de kapıların kapanması, bu siyasal yönelimin doğal bir sonucu olarak okunuyor.

Brüksel'de yaşanan bu soğuk duş, yalnızca diplomatik bir aksaklık değil; CHP'nin ve Özgür Özel'in solculuk iddiasının Avrupa ölçeğinde neden karşılık bulmadığının açık bir özeti niteliğinde.